8 Aralık 2012 Cumartesi

SANAL DÜNYANIN ESİRİ MİYİZ?


SANAL DÜNYANIN ESİRİ MİYİZ?
Ne kadar da bağımlı olmuşuz internete, sosyal medyaya.Biraz önce elektrikler kesildi, sanki hiçbir şey yapamayacakmışız gibi geliyor oysa mum ışığında bile yapacağımız o kadar çok şey var ki… Eskileri bir düşünelim onların hayatları hep böyleydi.
Hatırlıyorum da çocukken elektrikler kesilince küçücük evimizde, saklambaç oynardık, babam saklanırdı biz kardeşlerimle babamı bulmaya çalışırdık o kadar eğlenirdik ki… birde korkardık evde babamı bulmaya çalışırken,çocukluk işte ama o çocukluğu düşündükçe “ ne güzeldi o zamanlar “  diyoruz , ne kadar küçük şeylerden mutlu oluyormuşuz  meğerse.
Şimdi ki gençleri,çocukları mutlu etmek o kadar zorlaştı ki aileler ne isterlerse yapıyorlar bir dediklerini iki etmiyorlar ama yine de çocuklar mutlu olmuyorlar hep daha fazlasını istiyorlar hep daha fazlası “neden acaba” diye soruyorum, mutlaka biliyoruz cevabı ve ya cevapları…
Hatırlıyorum da küçükken sokaklarda ne güzel oyunlar oynardık, kağıttan fişek yapıp borunun içinden üflerdik,  gazoz kapaklarını toplayıp kavanoz kapağının içine macun koyup onları vurmaya çalışırdık, , cilli de oynardık bazı arkadaşlarımız bunu misket olarakta bilir, tasolarımız da vardı, kim daha iyi oynayıp daha çok taso,cilli,kapak kazandıysa o galip gelirdi. Fakat şimdiler de bir şey dikkatimi çekiyor biz tasolarla, cillilerle yarışırken şimdi ki çocuklar feyste yorumlarla, twitter da takipçi sayılarıyla yarışıyorlar… Hatta şu muhabbetler bile geçiyor aralarında
A: “ aga dün gece fotoğraf ekledim niye beğenmedin”
B: “olm sen benimkileri beğeniyon mu”
Bir başka konuşma
A: “ olm ikimiz de aynı anda bir fotoğraf eklicez bakalım kim en çok beğeni alcak”
B: “ tamam olm ama arkadaşlarımıza söyleyip beğendirmek yok”
A: ”tamam olm”
Oysa biz çocukken, taştan kale yapıp maç ediyorduk, biz gol yarışı yapıyorduk, düşüp kalkıyorduk,birbirimizi kaldırıyorduk bazen belki küsüyorduk ama beş dakika sonra yine sarmaş dolaş oluyorduk ve ezan okunduğunda annemizin sesiyle evimize giriyorduk…

Not: Diyalogları daha samimi olsun diye konuşma diliyle yazdım. Hatalarım varsa affola.